7 Mayıs 2010 Cuma

kavala

selanik-istanbul otobüs biletimi selanik-kavala'ya çevirmek pek de zor olmadı...kavalaya giden otobüsler pek kalabalık olmadığı için en önde hostes koltuğuna oturup yollarıfotograflamaya koyuldum,kavalaya yaklaştıkça yol kenarındaki minik ev gibi dekorlar gözüme çarpmaya başladı,bir süre sonra onların virajlarda konuşlanmış olduğunu farkettim,arkadaşımız nicos'un evine gittiğimizde öğrendim ki onlar tehlike bölgelerinde insanları kazalardan korumak için yerleştirilmiş minik şapellermiş...öyle sevimlilerdi ki...bir süre sonra yolda onları yakalayıp fotografını çekmek bir oyun halini aldı benim için,bir baktım ki gelmişim(:


nicos bizi
''hoşgeldin''
diyerek karşıladı...
bir iki alışverişten sonra evine giderken,ça
lıştığı kütüphane'yi gösterdi.evinin bir çok yerinde ortodoks mezhebine dair ikonlar ömer hayyam ve mevlana minyatürleri gördüm,bir çok fotograf bakıp istanbul da dahil olmak üzere bir çok şehrin kültür ve tarihinden bahseden zevkli sohbetler ettik,öyle ki ben gökseli unutup nicosla geçirdiğim vakitten muhteşem tat alır oldum,akşamında çıkıp kavala'yı gezerken,aslında türklerle yunanlıların ne kadar benzediğini ve iyi anlaşabildiğini,ama siyasal olarak bu barışın engellenmeye çalışıldığına kadar gelen bir türk-yunan dostluğu aldı başını gitti(:

güzel bir restoranda akşam yemeğimizi yine muhteşem yunan yemeklerinden tadarak geçirdik,bu sırada sohbet daha da koyulaştı.

mimar sinanın annesinin gayrimüslim olması sebebiyle fener rum patrikhanesinin korununuyor olmasından tut,hrıstiyan dinini yayan st.paul'un kavaladan yola çıkmış olmasına,ortodoksların nasıl mezhep ayrılığına sürüklendiğine ve bunu bizans döneminde yaşandığına kadar bir çok bilgi aktı beynime,biraz da yunan rakısı eşliğinde(:




kavala'nın yüksek yerlerinden onun izmirvari görüntüsünü izleyip,büyülendik,arabaya binip otobüsü bekledik.

günlerce buralarda kalabilirdim,kavalayı bir de gündüz gözüyle gezip daha çok fotograflar çekip,onunla sohbet ede ede dünyanın dört bir yanındaki şehirlere gidebilirdim ama bize ayrılan sürenin sonuna gelmiştik...

istanbul'da iki adet finalim kollarını açmış beni bekliyordu...

Hiç yorum yok: